26 Ocak 2016 Salı

Acımasız Hayat ve Suçlu

Biz miydik suçlu olan? Hayatı acımasızlaştıran? Yoksa hayat mıydı bizi yıpratan, canımızı acıtan? O bedenlerimizin altına her insanın sakladığı şeyler var. O bedenlerin içinde ne acılar var içimizi tırmıklayıp kanatan, ne çığlık ve feryadlar var beynimizi dolduran. Kimisi çok sevmiş ama sevgisi boşa çıkmış, kimisi güvenmiş güvendiği dağlara kar yağmış. Kimisi onları sevenleri üzmüş, kimisi onlara olan güvenleri kırmış, kimisi eskiden yaptığı bu yanlışlardan pişman olmuş, kimisi hala bu yanlışların farkına varmamış hayatını yaşamaya devam ediyor.
Sorun şu ki tüm bu insanları bu hale düşüren şeyler kader mi? En başından beri bunların olacağı belli miydi? Bu insanlar mıydı kendi seçimlerini yapan? Yoksa hayatın koşulları mıydı bunları yapması için insanları zorlayan? Hayatı acımasızlaştıran şey aslında acımasız olan insanlardır. Hiçbir sevgiye önem vermeyen bu insanlar merhamet nedir bilmez, etrafındakilere acı çektirmekten büyük bir haz ve mutluluk duyar. Bu insanları da bu hale getiren kimilerine göre hayat koşullarıdır kimilerine göre yine başka insanların onların hayatlarını o hale getirmesidir. Tabiki hayatları kendiliğinden o hale gelmemiştir fakat bu insanları o hale getiren şey yaşadığı hayatın koşullarıdır.  Masum olan insanlarınsa hiçbir suçu yoktur. Tek hataları güvenmek veya sevmektir. Sevdikleri insanlar yanlıştır ya da o insanlara yanlış yaklaşmışlardır. Hayatın acımasız oyunlarına esir giden bu insanlar kendi bedenlerinin içindeki uçurumda derinlere doğru düşerken etrafını saran acıların verdiği üzüntülerle başa çıkmak zorunda kalırken diğer acımasız diye tabir ettiğimiz insanlar diğer insanların bu üzüntülerinden zevk almakta ve mutlu yaşantısına devam etmektedir. Güveni kırılan insanlar etrafındaki insanlara artık başka bir gözle bakmaya başlar ve içindeki güvensizliğin verdiği rahatsızlıkla dolaşırken o güveni kıran insanların çoğu o kırılan güvene değer verip yapıştırmaya, düzeltmeye bile kalkmıyor, evinde oturup keyif yapıyor. Tüm bu sevgisi boşa çıkan ve güveni kırılan insanlar ne kadar tecrübe edinirse edinsinler, o kişilere güvenmekten, o kişileri sevmekten vazgeçemiyor. Vazgeçmeye kalktığı sırada içinden bir dost da baş kaldırıyor... Kalp... Sevmeyi bırakamıyor, aşık oluyor, vazgeçemiyor, üzüleceğini bile bile seviyor, sınıf farkına bakmıyor, karaktere bakmıyor, sadece seviyor, sonunda en büyük zararı o alsa da vazgeçmiyor, ama sebebini bilmiyor. Aslına bakarsan o insanlar en saygı duyulacak insanlardır. Hayatın acımasızlığını bile bile yüklenen o insanlar. Onlardır bu dünyayı yaşanabilecek bi dünya haline getiren. Onlardır hayatların değerini bilen...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorumunuz için teşekkür ederim.